Pandemi süreci ile hızla girdiğimiz bu yeni süreçte alandan (öğretmen, eğitim yöneticisi, eğitim uzmanları vb) olanlarımız, işleyişi en iyi bilenlerimiz de dahil uygulama sırasında zorlandıkları konular oldu. En temel çıkarımlar; okulun sadece akademik bilgi alış-verişi yapılan yer olmadığı, aynı zamanda öğrenciler için sosyal ve duyuşsal iletişim ortamı olduğu ve çevrim içi eğitimin yüz yüze’den farklı bir öğretim tasarımı gerektirmesiydi.
Uzaktan öğretimde farklı boyutlarda yaşanan aksaklık, olası sorunlar ve bunlara çözüm önerisi olabilecekleri birebir yaşanan deneyimlerle paylaşmaya çalışacağım.
Ekran ve Oturuş Ergonomisi
Uzaktan öğretimin uygulamaya geçildiği gün itibariyle aslında normal eğitim-öğretim döneminde mümkün olduğu kadar uzak kalınması ve oldukça kısa süreler içinde etkileşime girmesi söylenen tüm yaş grupları günün belli bir süresini ekran karşısında geçirmek zorunda kaldı. Çocukların ekran karşısında kalma sürelerindeki bu zorunlu artış nedeniyle ebeveynlerin çocuklarının çalışma ortamlarında güncelleme yapmaları anlamına da geliyor.
Cep telefonlarında olduğu gibi monitörlere de uzun süre eğilerek bakmak, ekranla göz mesafesini yakın tutmak, fare (mouse) ya da klavye kullanılanırken el bileklerini sürekli masaya yapışık tutmak, otururken beli eğik, boynu aşağıda tutmak, bazen de dirseklere dayanıp ağırlığı omuzlara vermek… Tüm bunlar genellikle bilgisayar ekranı ile çalışırken fark etmeden vücudumuzla yaptıklarımız.
Ticaret lisesindeyken “Daktilo” (sonradan “Klavye” oldu) dersimiz vardı. Önce daktilo karşısında nasıl oturulması gerektiği öğretilmişti. Daktilo üzerinde ellerin yerleşimi, zeminden mesafesi, açısı, yazılacak metnin yerleşimi, sandalyenin yüksekliği vb hep ders öncesi ilk yapılacaklardandı. O zaman bu temel hazırlıkların hayatımda bu kadar olumlu etkisi olabileceğini hiç düşünmemiştim. Ders sırasında bizleri dışarıdan çalışırken görenler “sopa yutmuş gibi” oturduğumuzu söylerlerdi hep. Masaların altında hep bir ayak yükseltisi olurdu.
Ergonomik ilkelerin yetişkinler ve çocuklar için belirgin farklı yönergeleri pek yok aslında. Sadece boyutlarda değişiklikler oluyor ancak oran genellikle aynı. Naçizane önerilerim;
- ekranla göz mesafesi en az iki karış olmalı,
- bilekler masaüstüne ya da laptop’a yapışık olmamalı,
- bel sandalyede dik durmalı,
- 30 dakikadan sonra masadan kalkıp yürümeli, hava alınmalı, gözler bir süre uzağa bakılarak dinlendirilmeli.
Bu öneriler ebeveynler ve çocuklar için de geçerli olabilir.
Özellikle okul öncesi ve K12 yaş düzeyinde öğrencilerin, üniversite öğrencileri de dahil, belli bir süre ekran karşısında kalmak zorunda olmaları nedeniyle dolaylı ya da doğrudan vücutları ile ilgili bazı rahatsızlık verebilecek belirtilerin görülme olasılığını artırdığı söylenebilir. Uzun süre ekrana bakma, ekrana kısa süreli de olsa fazla yakından ve sürekli bakma, biçimsiz oturma şekilleri ve ara vermeden uzun süre ekranla ya da cihazla çalışılması beraberinde bazı olumsuz sonuçları da tetiklediği belirtilebilir.
Çevrim içi ders süresinde olsun ya da olmasın, özellikle K12 düzeyinde bir öğrencinin ekrana uzun süre bakmasının olumsuz sonuçlarından uzaklaşabilmesi için; ekrana sürekli bakma süresinin kısaltılması, ders aralarının da ekran karşısında geçirilmemesi, ekrana en az iki karış (45cm) uzaklıktan bakılması, yatay pozisyon yerine dikey pozisyonda ve sırtın dik tutularak ekrana (cihaza) paralel/karşıdan mesafe ayarlanarak bakılması, el bileklerinin masa üstünde özellikle fare kullanılıyorken bileği zemine yapıştırarak kullanmak yerine fare yüksekliğine paralel ve bileklerin havada kullanılması, belli aralıklarla ekrandan farklı uzak mesafelere gözleri dinlendirmek için bakılması önerilebilir.
Kablosuz internet bağlantısı olan alanlarda uzun süre aktif kullanılan cihazların (cep telefonları da dahil) yarattığı elektromanyetik ortamın etkileri de vücutta yorgunluk hissi olarak gözlemlenebilmektedir.
“Çocuklar yaşamları boyunca yetişkinlerden daha uzun süre elektromanyetik dalgalara (EMF) maruz kalırlar.”(3) Aynı zamanda çocukların sinir sistemlerinin de gelişme sürecinde olduğu unutulmamalı. Yapılan araştırmalar EMF etkilerinin çocuklar üzerindeki etkilerini net olarak belirtmemiş olsa da mümkün olduğunca elektronik cihazların bulunduğu ortamda az süre kalması en pratik ve işlevsel öneri olduğu belirtilebilir.
Kaynakça
1- “Human factors and ergonomics“, ET: 20.12.2020
2- “Kids Sitting Ergonomics“, ET:20.12.2020
3- “Health effects of electromagnetic fields on children“, ET:20.12.2020