Eğitim dünyasında sıkça dile getirilen, ancak her zaman yeterince derinlemesine ele alınmayan bir gerçeği tekrar hatırlamakta fayda var: Öğrencilerin öğrenme profilleri hızla değişiyor. Bu değişim eğitim sistemlerimizin ve pedagojik yaklaşımlarımızın da değişmesini ya da dönüşmesini zorunlu kılıyor. Ziya Selçuk’un yıllar önce yaptığı çarpıcı tespit bu durumu özetler nitelikte: “19. yüzyıl binalarında, 20. yüzyıl öğretmenleri ile 21. yüzyıl çocuklarını eğitiyoruz.” Bu benzetme günümüz eğitimindeki yapısal uyumsuzluğu evrensel boyutta net bir şekilde ortaya koyuyor.

Peki, öğrencilerin öğrenme profilleri neden değişiyor? Bu sorunun cevabı çok boyutlu:

  • Teknolojinin Etkisi: Dijital çağda doğan çocuklar bilgiye erişimde ve iletişimde teknolojiyi aktif olarak kullanıyorlar. Bu durum, dikkat sürelerinin kısalmasına, görsel ve interaktif öğrenme yöntemlerine olan ilgilerinin artmasına neden oluyor.
  • Küreselleşme: Dünya küçüldükçe öğrenciler farklı kültürlerle ve fikirlerle daha fazla etkileşimde bulunuyorlar. Bu durum onlardan daha geniş bir bakış açısı, eleştirel düşünme becerisi ve problem çözme yeteneği beklememize yol açıyor.
  • Değişen Toplumsal İhtiyaçlar: İş dünyası ve toplum, öğrencilerden sadece bilgi sahibi olmalarını değil, aynı zamanda yaratıcı, işbirlikçi, iletişim becerileri yüksek ve uyum sağlayabilen bireyler olmalarını bekliyor.

Bu değişimlere ayak uydurabilmek için eğitim sistemimizde köklü değişikliklere gitmemiz gerekiyor. İşte birkaç naçizane öneri:

Müfredatın Yenilenmesi: Müfredatlar (öğretim programları); yerel kültürü ve değerleri korurken, öğrencilere küresel beceriler kazandıracak şekilde güncellenmeli. Öğrenci merkezli, esnek ve dinamik bir yapıya sahip olmalı. Ezberci yaklaşımlardan ziyade, öğrencilerin aktif katılımını teşvik eden yöntemler benimsenmeli.

Uluslararası Programların Entegrasyonu: MEB müfredatına ek olarak, öğrencilere farklı bakış açıları kazandıracak ve onları uluslararası standartlara hazırlayacak IB, IGCSE, AP gibi programlar değerlendirilmeli. Bu programlar, öğrencilere eleştirel düşünme, araştırma yapma ve problem çözme gibi beceriler kazandırır.

IB (Uluslararası Bakalorya): Öğrencilere uluslararası düzeyde tanınan bir eğitim sunan, eleştirel düşünme ve araştırma becerilerini geliştiren bir programdır.

www.ibo.org

IGCSE (Uluslararası Genel Ortaöğretim Sertifikası): Genellikle İngiliz eğitim sistemine dayalı olan, öğrencilere çeşitli konularda derinlemesine bilgi ve beceri kazandıran bir programdır.

IGCSE Uluslararası Programı

AP (İleri Düzey Yerleştirme): ABD’de üniversite düzeyindeki dersleri lise öğrencilerine sunan ve üniversiteye geçişte avantaj sağlayan bir programdır.

AP – Advanced Placement Program

STEAM Eğitiminin Yaygınlaştırılması: Fen, Teknoloji, Mühendislik, Sanat ve Matematik (STEAM) alanlarının entegrasyonu, öğrencilerin yaratıcılığını, inovasyon yeteneklerini ve problem çözme becerilerini geliştirir. Kodlama eğitimi önemli olmakla birlikte, algoritmik düşünme becerisinin tüm disiplinlere entegre edilmesi de büyük önem taşır.

Sosyal ve Duygusal Becerilerin Geliştirilmesi: Öğrencilerin sadece akademik başarıları değil, aynı zamanda kişisel ve sosyal becerileri de geliştirilmelidir. İletişim, işbirliği, liderlik, empati, öz-farkındalık gibi beceriler, öğrencilerin hem okulda hem de hayatta başarılı olmalarını sağlar.

Alternatif Değerlendirme Yöntemleri: Sadece sınav sonuçlarına odaklanmak yerine, öğrencilerin bireysel öğrenme süreçlerini analiz eden, onlara geri bildirim veren ve gelişimlerini destekleyen alternatif değerlendirme yöntemleri kullanılmalıdır. Portfolyo değerlendirme, proje tabanlı değerlendirme, öz değerlendirme gibi yöntemler, öğrencilerin öğrenme sürecine daha aktif katılmalarını sağlar.

Öğretmenlerin Desteklenmesi: Eğitim sisteminin başarısı için öğretmenlerin rolü hayati önem taşır. Öğretmenlere yönelik sürekli mesleki gelişim programları, mentorluk destekleri ve teknolojik altyapı sağlanmalıdır. Öğretmenler, değişen öğrenme profillerine ve yeni pedagojik yaklaşımlara uyum sağlayabilecek şekilde desteklenmelidir.

Sonuç olarak eğitim; sadece geleceğe hazırlık değil, aynı zamanda ömür boyu sürecek bir keşif yolculuğudur. Bu yolculukta öğrencilerin değişen ihtiyaçlarına cevap verebilen, onları aktif öğrenenler haline getiren ve onlara 21. yüzyılın becerilerini kazandıran bir eğitim sistemi inşa etmeliyiz. Bu, sadece MEB’in değil, tüm eğitim paydaşlarının ortak sorumluluğudur. Unutmayalım; öğrencilerimiz geleceğimizdir ve onları en iyi şekilde yetiştirmek, bu büyük eğitim ekosistemi içinde hepimizin en önemli görevidir.

By Bora Sinç

Eğitim Teknolojileri danışmanı EdTech Education Technology Eğitim Yönetimi