Okullar ve Teknoloji Kullanımı
Teknoloji deyince akla ilk bilgisayarlar ve bağlı çevrebirimleri geliyor çoğumuz için. Tek başına bilgisayar değilse bile mutlaka ya “destekli” ya da “tabanlı” olan ve içinde bilgisayarın geçtiği bir sistem, süreç anlıyoruz. Ulusal anlamda gelişim sürecinde ucunu kaçırmadığımız yegâne teknoloji belkide. Bazılarımızın günlük yaşantılarının vazgeçilmezi haline gelirken bazılarımız için bulmaca terimi kapsamından çıkabilmiş değil. Ya da fiziksel olarak böyle bir cihaz var ortalıkta; dekoratif amaçlı, bir takım kablolar, düğmeler var etrafında ve üzerinde, çalıştırsan bir sorun çalıştırıncaya kadar ayrı, çalıştırdıktan sonra bir başka. “Niye varki bu cihaz?” bazılarımız için, “Ne gerek var ki okulda kullanmaya?”, “Onsuz da yürüyordu işler, onsuz öğrenciler öğrenmiyor muydu yani?”…
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) her ne kadar iyi niyetiyle yatırım yapsa da teknolojiye, her öğrencinin daha ilkokul seviyesinde bilgisayar okur-yazarı olmasını hedeflese de, her öğretmenin bilgisayarı kullanabilme yetisine sahip olabilmesi için türlü hizmet-içi eğitimler düzenlese de öğretmenlerimizin büyük bir bölümünün özellikle sınıf içinde bilgisayar teknolojisinin kullanımına eleştirel baktığı göz önünde bulundurulması gereken bir gerçektir. Sınıfta bilgisayar kullanımını eleştiren öğretmenin pedagojik boyutta göz ardı ettiği noktalara şimdi deyinmeyeceğim. Ancak şu bir gerçek ki; bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, televizyon hatta buzdolabındaki teknolojiyi kullanmakta sıkıntı çekmeden benimsenmesine sebep olan her ne türlü bir gereksinimse aynı etkiyi teknolojinin sınıfta kullanılmasına yardımcı olmadığı açıkça görülüyor. Gereksinimlere cevap veren teknolojinin kalıcı olduğu varsayımından yola çıkarak, bilgisayarların öğretim sürecine, öğrencinin öğrenmesine ve internet teknolojilerinin kullanımı ile birlikte sürekli gelişim felsefesine yardımcı olduğunu söylemek zor olsa gerek.
Teknolojinin sınıf-içi aktiviteler ve okul eğitim programıyla bütünleştirilmesi ya da güncel deyişle “içselleştirilmesi” sürecine katkıda bulunmak isteyen öğretmeni bu aşamada başka bir zorlu süreç bekliyor: doğru yazılımların ve teknolojinin seçilmesi. Sınıfında bilgisayar teknolojisini kullanmak isteyen öğretmen kendini multimedya (çoklu ortam) dünyasının içinde buluveriyor. Farklı öğretim yöntem ve teknikleri ile hazırlanan, öğretmenin uygulamayı istediği gibi dersine adapte edebileceğinden çok öğretmeni uygulamaya adapte etmeye çalışan onlarca eğitim yazılımı. Bu da başka bir problem; sınıfı, dersi, öğrenciyi en iyi tanıyanın dersin öğretmeni olduğu düşünülürse uygulamaları ya da yazılımları da öğretmen dersin hedefleri doğrultusunda güncelleyip, değiştirip, eklemeler yapabilmek isteyecek, bazı denemelerde bulunacak, istediklerini gerçekleştiremeyince bu tarz uygulamadan soğumaya başlayacaktır. Böylece teknolojiyi dersinde kullanmaya eğilimli ve istekli öğretmeni daha uygulamaya başlangıç aşamasında kaybetmiş olacağız. Kullanmaya karar verme aşamasında kazanılan öğretmen, uygulama aşamasında yazılımla ilgili veya teknik bazı eksiklikler nedeniyle etkin uygulamaya geçemeden vazgeçenler sınıfına dâhil olacaktır. Diyelim ki öğretmenimiz bu aşamayı da geçti; gereksinimi doğrultusunda bir yazılım buldu, dersinin planına ekledi ve sınıfta aktiviteyi uyguladı. Peki, öğrencileri öğrenme sürecine nasıl dâhil edecek? Farketti ki, yazılımı sınıfta göstermekle öğrenci üzerinde sınırlı etkisi oluyor ama öğrenciler memnun dersin bu şekilde işlenmesinden, o zaman sonraki adım nasıl atılacak? Hangi aşamada öğrenci derse entegre edilecek? Acaba tüm uygulamayı öğrenci mi kullanmalı, yoksa sınıf içinde öğretmen kontrollü mü verilmeli? Öğrenci sınıfta diğer arkadaşlarıyla birlikte sırayla mı kullanacak yazılımı? Yoksa bilgisayar laboratuvarında her öğrenci tek başına mı kullanacak? Yazılımı sınıf ortamında tüm öğrencilerle öğretmen kontrolünde kullanıp, öğrencilerin bireysel olarak yazılıma internet üzerinden evlerinden de erişimi sağlansa daha mı iyi olacak? Teknik açıdan yazılım evden erişime uygun mu? Öğrenciler uygulamaya internet üzerinden rahatlıkla erişebilecekler mi?…
Bilgisayar destekli öğretim uygulamaları ve multimedya destekli sınıf içi aktivitelerin, öğretmen ve öğrencinin belirli bir hedef doğrultusunda işbirlikli biçimde kullandığı sürece öğrenme üzerinde etkisi olduğu düşünülmektedir. Günümüzde klasik öğretim yaklaşımında dahi modern öğretim yöntemleri ve tekniklerinin etkisi görülmeye başlanmıştır. Monolog ders anlatım süreçleri yerini çoklu zekâ kuramı çerçevesinde oluşturmacı öğretim yöntemleri almış ya da almaktadır. MEB’in 2004 yılı itibariyle üzerinde özellikle durduğu öğrenci-merkezli, yaratıcılığı ön plana çıkarıcı ve oluşturmacı öğretim yaklaşımı özellikle ilk ve orta öğretim seviyelerinde açıkça görülmektedir. Bu yaklaşımın IB (International Baccalaureate – Uluslar arası Bakalorya) programında uygulanan öğretim yaklaşımına benzediğini söyleyebilirim. IB diploma programında öğrenciden; “anladığını uygulamalı göstermesi, bir şekilde kullanması, oluşturması, analiz etmesi, değerlendirmesi, uygulama geliştirme sürecindeki kişisel becerilerini göstermesi” beklenmektedir. Oluşturmacı yaklaşımın(Constructivist Theory) da belirttiği gibi “verilen bilginin ötesine gitme” mantığı çerçevesinde, “öğrenme; öğrenenin önceki veya sahip olduğu bilgisine bağlı yeni fikirler ve kavramlar oluşturduğu aktif bir süreçtir” (Bruner, J). İşte tam bu süreçte öğretmene yardımcı olarak teknoloji ve teknoloji destekli öğretim yöntemleri destek çıkar. Üniversitede öğretim görevlisinden tutun da bir anaokulu öğretmeninin de dâhil olmak üzere alanla ilgili tüm bu bilgileri bilip ona göre dersini işlemesini beklemek öğretmene haksızlık sayılabilir.
Teknolojiyi hem teknik hem de eğit-bilimsel boyutta olması gerektiği gibi kullanılması için öğretmene destek olacak “Eğitim Teknologları” ülkemizde de yetişmeye başlamıştır. Üniversitelerin BÖTE (Bilgisayar Öğretim Teknolojileri Eğitimi) bölümleri, Teknoloji Eğitimi bölümü yüksek lisans programları ve Eğitim Fakültelerinin “Eğitim Teknolojileri” bölümleri bu alandaki eksikliği gideren teknologları yetiştirmektedir. Öğretim yöntemlerinin teknoloji destekli doğru ve etkin bütünleşmesi için ilköğretim seviyesinde “Eğitim Teknolojileri” bölümleri açılmalı, üniversite seviyesinde de özellikle e-öğrenme boyutunda yararlanmak amacıyla “Eğitim Tasarımcıları”ndan yararlanılmalıdır. Eğitim Teknologları, Eğitim Tasarımcıları, Öğretim Tasarım Uzmanları buraya kadar bahsettiğim öğretmenin karşısına çıkabilecek öğretim ve teknoloji bütünleşmesi konusundaki zorlukları çözebilecek en önemli kişilerdir.
“Farklı bir şeyler yapabilmek için farklı biçimde görmek gereklidir.” (Paul Allaire, CEO, Xerox firması)
KAYNAKLAR:
Constructivist Theory : http://tip.psychology.org/bruner.html
Milli Eğitim Bakanlığı : http://www.meb.gov.tr/
IBO : http://www.ibo.org/